Aristotle’ın Poetica’sında detaylandırdığı ve antik Yunan eserlerinden bugünün Holywood’una, hikaye anlatımında karşımıza çıkan katarsis ( κάθαρσις ) kavramının temel işlevini şöyle özetleyebiliriz; seyirci hikayenin ana karakteriyle kendi kaderini ortaklaştırır ve bu sayede hikayeyi bitirdiğinde korku ve acıma duygularından arınır. Sinemanın kitlelere etkisi düşünüldüğünde buna politik ve sanatsal eleştiri getirenler, katarsisin seyirciyi aslında toplumsal değişimlerde önemli tetikleyici rolü olan öfkeden de arındırdığı için katarsis-sinema ilişkisine mesafeli yaklaşmışlardır. Ben burada iki cümleyle mevzunun geçmişini vermeye çalışıyorum, daha detaylı bilgi her yerde var artık bu tartışmalarla alakalı. Benim bu tartışmaya getireceğim öneri ise şu; hikaye ile (film için konuşursak) izleyici arasındaki özdeşleşme ve sonrasında korku ve acıma duygularından arınma ilişkisi farklı ve toplumsal değişime katkı sunacak şekilde kurulabilir. Her ne kadar Aristotle, korku (fear) ve acıma ...
Filmler ve Diğer Bütün Cinler